22 Mart 2015 Pazar

Bazen kelimeler bile bekler ölümü

Bazen kelimeler bile bekler ölümü, bazen ağızdan çıkmaz laflar, bazen çok ağırdır yenilgiler…

Sen canım adam, sen gözlerinde saklarken tüm hislerinin silik haritasını, ben çok iyi okuyabiliyordum seni kendi gözlerinde. Öyle masum öyle yitik bir duyguydu benim içimdeki…

Zaman dururdu, o an ilaç olamayacak kadar ağrılıydı. O an içimdekiler susturulamayacak kadar yitikti, keskindi.

Ve ben keserdim o an bileklerimi, keser ve tüm kanımdan akıtırdım ağır kokulu hüzünlerimi… Sonra kendime kızar, emerdim ağır ağır.

Sen canım adam, sen hangi kadının ellerinde çizerdin ki kaderini… Nasıl bir kadın hak ederdi ki senin gözlerini, nasıl bir ruh iyi gelirdi sana…

Ben hiç tanımamış olsaydım eğer içimde ki en ağır yenilgileri, yatağımda her gece rahat dalabilirdim eşsiz uykulara. Sen akmazdın ağır ağır yastığıma, sen benzemezdin siyah nevresimini giyinmiş uzak bir yalnızlığa…

Sabah olmuş, gözlerimden akan derin acılar, yol yapmış yastığa… Hepsi de kapalı, tüm yollar çıkmaz, tüm yollar sonbahar, tüm yollar soğuk…

Rüzgar kokuları hep karıştırırdı birbirine, kaldırım diplerinde birikmiş yaşanmışlıkları hep başka yere iterdi. Ben bilirdim, rüzgar her gece fısıldardı kulağıma. Bilmeyenler rahatça yürürdü kaldırım diplerinden. Ben basamazdım, ben korkardım. Bir yerlerde kalmış bir hatırana basarım diye, bir yaşanmışlığının kollarını koparırım diye…

Şimdi kelebeklerin kanatları kopmuş, şimdi kedilerin kuyrukları kesik, şimdi kaldırımlarda ki yaşanmışlıklar kokuşmuş, şimdi gözlerim leş gibi, şimdi gözlerine değen gözler titretiyor içimde ki en adam yerlerimi…

Sabah olmuş, ellerimden akan hasretin, yol yapmış bedenime... Hepsi de kapalı, tüm yollar çıkmaz, tüm yollar sonbahar, tüm yollar soğuk…

Sen canım adam, şimdi sen hangi mevsimin hangi iklimini yaşıyorsun dört duvar yaşamında, şimdi sen hangi kalplerin dudaklarını öpüyorsun ağır ağır…

Söyle şimdi bana, benim tüm yollarım çıkmaza sürüklerken hasretlerimi, sen hangi kadının yollarını açıyorsun sonsuzluğa…

Hangi yüreklerin anahtarı olmuşsun sen, açıyorsun kapıları bir bir. Ben dört duvar hayatımın içinde, zamanı kovalarken, sen kimlerin yenilgileriyle dertleşiyorsun bir gece vakti…
Ben senin yaşanmışlıklarına bile el kaldıramazken, şimdi söyle canım adam, sen benim en ağır yaşanmışlığımı nasıl öldürüyorsun o çocuk ellerinle…

Gece olmuş, kalbimden akan iltihaplar, yol yapmış ruhumda… Hepsi de kapalı, tüm yollar çıkmaz. Sen en kirli beyaz, kelimeler en ağır infaz, ben ölümü bekleyen bir kelebeği, camdan içeri alıyorum…
Ellerimde can veriyor, kanatlarını bırakıveriyor avuç içlerime, gözünden akan son damla yaşla ıslanıyor; m u t l u l u ğ a g e b e h a s r e t i m.



                               " G"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder